Sırala:
21.00 
Sepete Ekle
42.00 
Sepete Ekle
40.00 
Sepete Ekle
30.00 
Sepete Ekle
99.00 
Sepete Ekle
43.00 
Sepete Ekle
21.00 
Sepete Ekle
33.00 
Sepete Ekle
26.00 
Sepete Ekle
24.00 
Sepete Ekle
23.00 
Sepete Ekle
23.00 
Sepete Ekle

Çınar, Pınar ve ortak arkadaşları Ceren’le birlikte yaz tatillerini geçirmek üzere oldukça şirin bir köye giderler. Köydeki arkadaşlarıyla birlikçe oldukça güzel günler geçirirler. Oyunlar oynayıp eğlenirler. Bir gün piknik yapmak üzere köyün dışındaki ormanlık bir alana giderler. Günün sonunda dönüş yolunda onları bir sürpriz beklemektedir.

21.00 

Parlement mavisi gecenin koynunda İstanbul’la kucaklaşıyorlardı yine Tayfun Hoca’nın ateş böcekleri çığlık çığlığa Pierre Loti tepesinde. Şu anda onlar için ve onları izleyenler için sanki bütün dünya sadece İstanbul’dan ibaretti. Evrendeki var olan herkes, her şey bu gece İstanbul’du adeta. Yorgun ama korkusuz sevdaların şehri bu gece afilli yalnızlıkları ağırlıyordu küskün gemilerde karanfil kokan siyah saçları uçuşurken sevgilinin. Bu gece İstanbul sanki bu salondaki insanların sırtından inen bir sıcaklık ve buradaki herkesi saran afilli bir yalnızlık gibiydi. Capella yaptığı müziğiyle, Tibet şarkılarının sözleriyle, Behzat sahnede yarattığı rüzgârıyla salondaki tüm hayallerin tozunu siliyor parlatıyor ve gün ışığına çıkarıyorlardı adeta. Sesindeki afilli çığlığı duymamak, hissetmemek mümkün değildi. Sahnede yarattığı aorasıyla muhteşem müziğiyle gönderdiği enerji aslında oradaki herkesi Pierre Loti tepesine götürüyordu. Kendilerini müthiş bir ruh bütünlüğü içinde hisseden bu bir avuç insan büyülenmiş gibi tüm dünyaya İstanbul gibi bakıyorlardı sanki şuanda o muhteşem tepeden.

42.00 

Geçmişten günümüze birçok düşünür yaşadıklarından etkilenerek tecrübelerini, ya nasihatler ya da aforizmalar şeklinde insanlara aktarmıştır. Aforizmalarda felsefi derinlikler vardır. Düşünce içeren bu özlü sözlerden alınacak dersler çoktur. Aforizma sözcüğünün kökeni “aphorismus” sözcüğünden gelmektedir. Kelime anlamı özdeyiştir. Yazar Hüseyin Yıldız, Aforizmalar isimli bu eserinde yaşam felsefesine dayanarak çeşitli konulardaki düşüncelerini kendine özgün üslubuyla okuyucuya aktarıyor. Fikirlerini, farklı düşünce kalıplarıyla kimi zaman çarpıcı, kimi zaman mizahi bir şekilde ifade eden yazar, kısa ama bir o kadar yoğun özlü sözlerle okuyucunun daha önce düşünmeye cesaret edemediği konulara ışık tutuyor.

40.00 

Son yıllarda yayınlanan kitaplar arasında şehir kitaplarının mühim bir yer tuttuğunu söyleyebiliriz. Bu yayınların önemli bir karşılığı da vardır. Biz bu kitaplardan o beldenin geçmişteki yerini, toplumların yaşayışını, yetiştirdiği şahsiyetleri, sosyal bir takım özelliklerini öğreniyoruz. Dolayısıyla sosyal ve medine hayatımız bakımından önemli bir kaynaktır. Elinizdeki kitap bir köyün yetiştirdiği şahsiyetleri anlatmaktadır. Karamürsel yamaçlarında sırtını Samandağları’na yaslamış şirin bir köy olan Akçat’ta yetişmiş manevi şahsiyetlerdir bunlar. Sarıklı mücahidler de diyebiliriz. Hepsi de Cumhuriyetten sonra yaşamış, halkın manevi kuraklığına çare olan dertli insanlardır. Bu çalışmada Anadolu insanını ayakta tutan manevi dinamiklerin ne olduğunun cevabını bulacaksınız. Hepsi de bir köy ortamında yetişmiş, kabına sığmayarak kasaba ve şehirlerde izlerini sürdüğümüz bu büyüklerimize rahmet niyazı ile…

30.00 

Disleksi, okuma, yazma ve heceleme ile ilgili sorunlara neden olabilen yaygın bir öğrenme güçlüğüdür. Bunun oluşmasının sebebi beynin sağ tarafı ile sol gözün işlevini, beynin sol tarafı ile sağ gözün işlevini kontrol edememesidir. Beynin bu iki tarafına, görsel bilgiyi düzgün bir şekilde iletmek ve okutmak için beynin iki tarafı sorunsuz bir şekilde koordine olması gerekir. Beynin iki tarafı bunu yaparken bir sayfanın sol tarafından başlayan, sayfanın ortasına geçen ve biten metni görüntülerken yapmaları gerekir. Ancak gözlerimizden yalnız bir tanesini kullanıyorsak, ortaya bir dengesizlik çıkıyor. Öğrenci bu duruma alışmaya başlıyor ve akıcı okumasını, okuduğunu anlamasına engel oluşturuyor. İşte kitabımız tam da bu noktada devreye giriyor. Bu olumsuz durumu azaltmak ve ortadan kaldırmak için geliştirilen Alfabe Savaşı kitabında okuma becerilerini geliştirmek için işitme, görme ve farkına varma içeren teknikler kullanılmıştır. Özelikle birinci bölümde izolasyon, harmanlama, segmentasyon, silme, ekleme ve değiştirme gibi altı farklı fonemik farkındalık becerilerinden faydalanılmıştır. Kitabımızın ikinci bölümü yazılı ve görsel metinler üzerinde dikkat, algılama, hatırlama, anlamlandırma, gruplama, planlama, yorumlama, sentezleme ve değerlendirme gibi bilişsel becerilerle desteklenmiştir. Bu kitap, öğrencinin okurken kendine soru sormasını, bilgiyi entegre etmesini, ana fikirleri tanımlamasını ve bilgileri özetlemesine yardımcı olur. Ayrıca öğrencinin okuma sırasında karşılaştığı olayları ve süreçleri anlamasının yolu olarak metnin zihinsel görüntülerini oluşturma yeteneğini içerir.

99.00 

“Onlara bulaşmak bir çamur deryasına düşmek gibidir; çabaladıkça daha da dibe batarsın.” Ebru, anne ve babasıyla yaşayan liseli bir genç kızdır. Sıradan hayatı, davranışları ve görüntüsüne rağmen, herkes tarafından dışlanılır. Sadece ailesi tarafından sevilir. Doğum gününde bir dilek diler ve bu dilek hayatını tümden değişir. “Sessizliğin içinde bir fısıltıyı bile duymak kolaydır. Ama ben, tüm dünya aynı anda çığlık atsa bile onu duyabiliyorum.”

43.00 

Altın Yumurta Avcıları, hayal gibi görünen fakat gerçekleri anlatan bir hikâyedir. Üç kardeşin yani Akkız, Karaoğlan ve Sarıkız’ın birbirinden ilginç maceralarını okuyacağınız bu eser, sizi de sıradışı bir serüvene davet ediyor. Kahramanlarımızla birlikte uzun bir yolculuğa çıkacaksınız. Yaşlı Bilge’nin ormanın içindeki evine gidecek, Üçüncü Göz’den haritayı alacak, büyük bir gemiyle denizlere açılacaksınız. Dev kartalların üstünde gizemli bir adaya ulaşıp Bilge Kaplumbağa ve Kraliçe Arı’nın yardımıyla adanın koruyucusu Gong’ u yeneceksiniz. Aho’nun hapşırıklarına şahit olacaksınız. Kırmızı Boynuzlu Geyik’in garip hikâyesini dokuyacaksınız. Sizleri koruma kalkanımıza davet ediyoruz. Maceraya hazır olun!

21.00 

Müslümanlar, XI. ve XII. Yüzyıllarda bilinmeyen tüm yönleriyle diğer Gayr-i Müslim toplumlara gösterdiği hoşgörü anlayışını Süryanilere de göstererek Hz. İsa’nın ölümünden sonra yaygınlaşan Hristiyanlığın Haçlı seferleri ile birlikte Haçlıların işgal ettiği ibadethaneleri geri alarak Süryanilere teslim etmiştir. Bu eser Süryanilerin tarihsel olarak geçmişleri, adları ve kökenlerinin nereden geldiği hakkındaki yaklaşımlarla birlikte, XI. ve XII. Yüzyıllarda Selçuklular döneminde Müslümanlar ile olan ilişkisini incelemektedir.

33.00 

İnsan annesiz ve babasız yapamaz. Babalar gibi anneler de bir yuvanın kuruluşunda çok önemli bir paya sahiptirler. Her çocuk annesiyle daha iyi iletişim kurar. Çocuk sevgisinde annenin payı büyüktür. Anneme Mektuplar; anne sevgisiyle, saygısıyla, hasretiyle, duygu yoğunluğu içinde kaleme alınmış, annelere adanmış hikayelerdir. Anneme Mektuplarda bir anneye, anaya mektupların yanı sıra İki Fotoğraf , Bekleyiş, Adresini bulmayan Aşk ve Bir Eski Arkadaş isimli toplum içinde gerçek hayatlardan hikâyeler de bulunmaktadır. Anneme Mektuplarda; anne sevgisi ve merhametinin sihirli ışıltısını çok yakından hissedecek, anneyi sevmenin, dokunmanın heyecanını yaşayacaksınız.

26.00 

Ben ki seni aradım ömrümün her anında. Hastalığımda, sağlığımda, En zor günümde, Mutluluğu martılara fısıldadığımda. Ama sen bana gelmedin aşk adıyla. Yollar yürüdüm nereye gittiği belirsiz, Yüzler gördüm kimi mutlu kimi ümitsiz, Kalpler gördüm öylesine sevgisiz, Sen bana gelmedin aşk adıyla. Gecelerimin hırsızı oldun bilmeden, Gündüzümde elimden tuttun, Belki gönülsüz belki istemeden, Gitmeyi istemedin de kalben, Sen bana gelmedin aşk adıyla. Dertli başımın tek umuduydun. Her kurduğum denklemin sonucuydun. Ölüm kapında dediler, Adını kulağımda duydum. Sen bana gelmedin aşk adıyla…

24.00 

Sessizce süzülüyorum bu şehirden. Kuş cıvıltıları veda şarkısına dönüyor kulaklarımda. Mahremini emanetime saklıyorum. Çalmıyorum ömründen hiç bir şeyi. Ve yatağın bile sıcak hala. Şimdi gidiyorum sevdiğim. Sen en güzel “düşlerin”le kal. Sen bana uzak diyarlardan savrulan bir gülümsemeydin. Kıyısıydın nehrimin. Ürkek bir kelebeğiydin. Bazen de sebebiydin yaşamamın. Ne kaldı geride şimdi; Tutsak bir kadın özgür bir adam mı?

23.00 

“Ma-sır’ın deliğinden Ba-sır’ı görmek!” kelam-ı kibarı ne anlatır!? Evvela kelamı doğru bir hat ile yazmak gerekir ki anahtar kapının kilidi üzerindedir. Örneğin; “Mumya” kelimesini “Mim-ya” olarak yazarak işe başlamak sır kapısına adım atmaktır. Yukarıdaki sufi hikmetin hattında Mısır ve Basra dikkati çeker. Kabe kozmolojisi üzerinde Rükn-ü Mısri ile Basra ciheti Makam-ı İbrahim’dir söz konusu olan yerler. Coğrafyada Kızıldeniz’in başlangıcından taa Basra Körfezi’ne kadar olan Ceziret-ül Arab yarımadası konumlanır. Yön olarak Günbatısı’ndan Poyraz’a yönelimdir. Vakit ise akşam karanlığının başladığı andan veya bir insan hayatı için ölümün gecesi geçilip dirilişin yaşanarak yeniden Güneş’in yükselmekte olduğu Kuşluk vaktinin ergen dinçliğidir. Hiç kuşkusuz Ma edatının sırrını kitaplarımızda İsa Mesih’in hakikati bağlamında çok işledik; Ba harfi ise hurufi ve melamilerde iyi bilinen noktanın sonsuzluğu sırlarındandır.

23.00